Sure başlarını yedi kere okumak bir Hatm-i Şerif’i tamamlamış olmanın yerine geçer.
Cenab-ı Ustaz’ın tarifi söyledir,
Gerek maddi, gerekse manevi bütün hastalıklar için, bu Kuran-ı Kerim’in Sure Başlarını yedi ayrı kaynaktan alınmış su üzerine okuyup, bu su ile ne niyet edilmiş ise, o niyet üzerine gusül abdesti alınıp geri kalan suyun atılması.
Allah’ın izniyle muazzam faydalar görülür. Herşey temiz kalp ile buna inanmaya bağlıdır, sakın olaki nefsine yenik düşüp tersi düşünülmemelidir.
Not : Bu yedi ayrı kaynaktan alınan suda mutlaka Havz-ı Kevser’den (Mahşer günü Cenab-ı Hakk’ın Peygamber Efendimiz için yarattığı havuz) bir kaç damla su vardır.
Harf-i Mukatta (Elif Lam gibi tek harfler) ile olan Sure Başları okunurken, kalben,
“Ya Rabbi, şu kelimeler içinde olan Esrar-ı İlahiye’nin manasını anlamayı bana nasib et” demek lazımdır.
Bu kelimelerin herbirinde 124 bin ilim ve İlahi sır vardır.
Her bir Ayetin başında Besmele-i Şerif söylemek lazımdır. Cenab-ı
Üstaz böyle buyurdular.
Bu Sure Başlarının gizli manasını anlayabilmenin imkanı yoktur. Ve yüzbinlerce havas kitabında olan açıklamaları ancak çok az
kişiler anlayabilir.
Biz şimdilik Cenab-ı Üstaz’ın buyurduğu iki faydasını yazacağız.
1- Bu Sure Başlarını, Lal (dilsiz ) olup konuşamayanlar için yazmak.
2- Azap ve sıkıntıları gidermek için, Cenaze Kefenine veya başka bir kağıda yazıp cenaze ile beraber kabre koymak.
Bütün hastalıklar için özellikle felç ve sara hastalıkları için, Cenab-ı Üstaz Kaddesallahu Sirreh Hazretleri tarafından tavsiye edilmişdir.
Sure Başlarını temiz bir kağıda yazın (bulunabilirse safran mürekkebi tavsiye edilmiş) zeytin yağı içine koyarak, bu yazı eriyip gidene kadar bekleyin, daha sonra bu yağı ağrı-sızı olan bölgelere sürün ve bir kısmını da için.
Allah şifa buyursun.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
El hamdu lillâhi rabbil âlemîne . Er rahmânir rahîmi . Mâliki yevmid dîne .
Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla . Hamd (övme ve övülme) , âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur . O , rahmândır ve rahîmdir . Ceza gününün mâlikidir .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif lâm mîm . Zâlikel kitâbu lâ reybe fîhi , huden lil muttekîne .
Elif , Lâm , Mîm . O kitap (Kur’an) ; onda asla şüphe yoktur .
O , müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif lâm mîm . Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm .
Elif , Lâm , Mîm . Hayy (hayatta) ve kayyûm (ezelî ve ebedî) olan Allah’tan başka ilâh yoktur .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisâen , vettekûllâhellezî tesâelûne bihî vel erhâm . İnnallâhe kâne aleykum rakîbâ .
Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan , o candan kendi eşini yaratan ve bu ikisinden çok sayıda erkekler ve kadınlar türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının . Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık haklarını gözetmemekten sakının . Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû evfû bil ukûd uhıllet lekum behîmetul en’âmi illâ mâ yutlâ aleykum gayra muhillîs saydi ve entum hurum innallâhe yahkumu mâ yurîd .
Ey iman edenler! Yaptığınız sözleşmelerin gereğini yerine getirin . İhramlı olduğunuz sırada avı helal saymamanız şartıyla size bildirilecek olanların dışındaki hayvanlar size helal kılındı . Allah dilediği hükmü koyar .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
El hamdu lillâhillezî halakas semâvâti vel arda ve cealez zulumâti ven nûr .
Gökleri ve yeri yaratan , karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a hamdolsun . Bunca âyet ve delillerden sonra , Rablerini inkârda ısrar edip, küfre sapanlar .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif, lâm, mîm, sâd . Kitâbun unzile ileyke fe lâ yekun fî sadrike haracun minhu li tunzire bihî ve zikrâ lil mu’minîn .
Elif , Lâm , Mîm , Sâd . Bu sana indirilen bir kitaptır , Kur’ân’dır . İnsanları Kur’ân ile uyarırken , mü’minlere öğütler verirken , bu kitaptan dolayı kalbinde bir şüphe , göğsünde bir sıkıntı olmasın .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yes’elûneke anil enfâl , kulil enfâlu lillâhi ver resûl , fettekullâhe ve aslihû zâte beynikum ve etîûllâhe ve resûlehû in kuntum mu’minîn .
Sana ganimetlerin nasıl pay edileceğini soruyorlar . De ki “Ganimetlerin pay edilmesi Allah’ın ve elçisinin işidir” Allah’tan çekinin ve birbirinizle aranızı düzeltin . Eğer inanıp güveniyorsanız , Allah’a ve elçisine boyun eğin .
Eûzubillâhi minennari ve min şerril küffari ve min gadabil cebbari el izzetü lillâhil vâhidil kahhâr .
Berâetun minallâhi ve resûlihî ilâllezîne âhedtum minel muşrikîn . Fesîhû fil ardı erbeate eşhurin va’lemû ennekum gayru mu’cizîllâhi ve ennallâhe muhzîl kâfirîn .
Bu sûre Allah ve Rasûlünden , kendileriyle antlaşma yaptığınız , Allah’tan başkalarına ilahlık yakıştıran kimselere kesin , son bir ihtar ve ültimatomdur! Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz Allah’ı aciz bir hale getiremezsiniz ve şüphe yok ki Allah , kafirleri aşağılık bir hale getirecektir .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif lâm râ , tilke âyâtul kitâbil hakîm .
Elif, Lâm, Râ . İşte bunlar , Hikmetli Kitab’ın âyetleridir .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif lâm râ , kitâbun uhkimet âyâtuhu summe fussılet min ledun hakîmin habîr .
Elif, Lâm, Râ . (Bu), âyetleri muhkem kılınmış (sağlamlaştırılmış), sonra Hakîm (hüküm sahibi, hikmet sahibi) ve Habîr (herşeyden haberdar) Olan’ın katından fasıl , fasıl açıklanmış bir Kitap’tır .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbil mubîn .
Elif , Lâm , Râ . Bunlar , beyan edilmiş (açıklanmış) Kitab’ın âyetleridir .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif lâm mîm râ tilke âyâtul kitâb , vellezî unzile ileyke min rabbikel hakku ve lâkinne ekseren nâsi lâ yu’minûn .
Elif , lâm , mim , râ . Bunlar Kitab’ın âyetleridir . Ve sana Rabbinden indirilen haktır . Fakat insanların çoğu inanmazlar (mü’min olmazlar).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif lâm râ kitâbun enzelnâhu ileyke li tuhricen nâse minez zulûmâti ilân nûri bi izni rabbihim ilâ sırâtıl azîzil hamîdi .
Elif , Lâm , Râ . Rab’lerinin izni ile insanları karanlıklardan nura ; Azîz , Hamîd olanın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz kitaptır .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbi ve kur’ânin mubîn .
Elif , Lâm , Râ . İşte bunlar , Kitab’ın ve Kur’ân-ı Mübîn’in (açıkça beyan edilmiş Kur’ân’ın) âyetleridir .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Etâ emrullâhi fe lâ testa’cilûhu , subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûn .
Allah’ın emri gelecektir , acele etmeyin . Allah , onların ortak saydıkları şeylerden uzak ve yücedir .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Subhânellezî esrâ bi abdihî leylen minel mescidil harâmi ilâl mescidil aksallezî bâraknâ havlehu li nuriyehu min âyâtin .
Yüceliğinde sınır olmayan O Allah ki , Muhammed’i geceleyin , kendisine bazı ayetlerini göstermek için , Mekkede’ki Mescidi Haram’dan , çevresini mübarek kıldığımız , Mescidi Aksâ’ya götürdü . Çünkü , gerçekten herşeyi duyan ve gören O’dur .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
El hamdulillâhillezî enzele alâ abdihil kitâbe ve lem yec’al lehu ıvecâ .
Kuluna Kitab’ı indiren ve ona hiç bir çarpıklık koymayan
Allah’a hamd olsun .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd . Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyyâ . İz nâdâ rabbehu nidâen hafiyyâ .
Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd. Bu, Rabbinin kulu Zekeriya’ya rahmetinin zikridir. Hani o, gizli bir sesle Rabbine yalvarmıştı .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Tâ, Hâ . Mâ enzelnâ aleykel kur’âne li teşkâ .
Tâ, Hâ. Kur’ân’ı sana meşakkat (güçlük) olsun diye indirmedik .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Ikterabe lin nâsi hisâbuhum ve hum fî gafletin mu’ridûn .
İnsanlar için hesap vakti yaklaştı . Ve onlar , gaflet içinde yüz çevirenlerdir .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekum , inne zelzeletes sâati şey’un azîm .
Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun. O saatin (kıyâmetin) zelzelesi (şiddetli sarsıntısı), muhakkak ki çok büyük bir şeydir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Kad eflehal mu’minûn . Ellezîne hum fî salâtihim hâşiûne .
Mü’minler felâha ermiştir. Onlar, namazlarında huşû duyanlardır.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Sûratun enzelnâhâ ve faradnâhâ ve enzelnâ fîhâ âyâtin beyyinâtin leallekum tezekkerûn .
(Bu), Bizim indirdiğimiz ve (bazı âyetlerini) farz kıldığımız bir suredir. Ve onun içinde delillerle açıklanmış âyetler indirdik. Umulur ki, böylece tezekkür edersiniz.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Tebârakellezî nezzelel furkâne alâ abdihî li yekûne lil âlemîne nezîren .
Âlemlere uyarıcı olması için kuluna Furkan’ı indiren (Allah), mübarek’tir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Tâ, Sîn, Mîm . Tilke âyâtul kitâbil mubîni .
Tâ, Sin, Mim. Bunlar, Kitab-ı Mübin’in âyetleri’dir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Tâ sîn , tilke âyâtul kur’âni ve kitâbin mubîn .
Tâ, Sîn. Bunlar, apaçık bir Kitap olan Kur’ân’ın Âyetleri’dir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Tâ sîn mîm . Tilke âyâtul kitâbil mubîni .
Tâ, Sîn, Mîm. Bunlar, Kitab-ı Mübîn’in Âyetleri’dir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif lâm mîm . E hasiben nâsu en yutrakû en yekûlû âmennâ ve hum lâ yuftenûn .
Elif, Lâm, Mîm. İnsanlar, “amenna (îmân ettik)” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı sandılar?
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif lâm mîm . Gulibetir rûmu . Fî ednâl ardı ve hum min ba’di galebihim se yaglibûn .
Elif, Lâm, Mîm. Rumlar’a gâlip gelindi (Rumlar mağlûp oldular). Ve onlar, yakın bir yerde, yenilmelerinden sonra gâlip gelecekler.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif lâm mîm . Tilke âyâtul kitâbil hakîmi .
Elif, Lâm, Mim. Bunlar, hakîm (hikmet ve hükümle dolu) olan Kitab’ın Âyetleri’dir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elif lâm mîm . Tenzîlul kitâbi lâ raybe fîhi min rabbil âlemîn .
Elif, Lâm, Mîm. Hakkında şüphe olmayan Kitab’ın indirilişi, âlemlerin Rabbindendir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yâ eyyuhân nebiyyuttekillâhe ve lâ tutıil kâfirîne vel munâfikîne , innallâhe kâne alîmen hakîmen .
Ey Nebî (Peygamber), Allah’a karşı takva sahibi ol! Ve kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Muhakkak ki Allah; Alîm’dir (en iyi bilen), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibi).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
El hamdu lillâhillezî lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı ve lehul hamdu fîl âhirat , ve huvel hakîmul habîr .
Hamd, göklerde ve yerde olan varlıklar kendisine ait olan Allah’a aittir. Ve hamd, ahirette de O’na aittir. Ve O, Hakîm’dir (hikmet ve hüküm sahibi), Habîr’dir (herşeyden haberdar olan).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
El hamdu lillâhi fâtırıs semâvâti vel ardı câilil melâiketi rusulen ulî ecnihatin mesnâ ve sulâse ve rubâa, yezîdu fîl halkı mâ yeşâ , innallâhe alâ kulli şey’in kadîr .
Hamd; gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlara sahip melekleri, resûller (elçiler) kılan Allah’a aittir. Yaratmada dilediğini arttırır. Muhakkak ki Allah, herşeye kaadirdir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yâ sîn. Vel kur’ânil hakîm . Alâ sırâtın mustakîm .
Yâ, Sîn. Hakîm (hüküm ve hikmet sahibi) Kur’ân’a andolsun. Muhakkak ki sen, gerçekten gönderilen resûllerdensin. Sıratı Mustakîm üzerinde(sin).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Ves sâffati saffen . Fez zâcirâti zecran . Fet tâliyâti zikran .
Ve saf bağlayarak (huşû ile Allah’ın huzurunda) saf halinde bulunanlara andolsun. Toplayıp sevkedenlere (sağ ve sol kanat velîlerine). Zikrederek tilâvet edenlere (okuyanlara) andolsun .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Sâd, vel kur’âni zîz zikr . Belillezîne keferû fî izzetin ve şikâk .
Sâd, zikrin sahibi Kur’ân’a andolsun. Hayır, kâfirler gurur ve ayrılık içindedirler.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil hakîmi .
Bu Kitab’ın indirilişi, Azîz (yüce ve üstün) ve Hakîm (hikmet ve hüküm sahibi) olan Allah tarafındandır.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Hâ mîm . Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil alîmi .
Hâ, Mîm. Bu Kitab’ın indirilişi, Azîz (yüce ve üstün) ve Alîm olan (en iyi bilen) Allah’tandır.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Hâ mîm . Tenzîlun miner rahmânir rahîmi .
Hâ, mîm. Rahmân ve Rahîm (olan Allah) tarafından indirilmiştir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Hâ mîm . Ayn sin kâf . Kezâlike yûhî ileyke ve ilâllezîne min kablikellâhul azîzul hakîm .
Hâ, Mim. Ayn, Sin, Kâf. Azîz ve Hakîm olan Allah, işte böyle, sana ve senden öncekilere vahyeder.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Hâ mîm . Vel kitâbil mubîni .
Hâ, Mim. Kitab-ı Mübin (Apaçık Kitap)’e andolsun ki!
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Hâ mîm . Vel kitâbil mubîni .
Ha, mim. Kitab-ı Mübîn’e (Apaçık Kitab’a) andolsun.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Hâ mîm . Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil hakîmi .
Ha, mim. Kitab’ın indirilmesi, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafındandır.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Hâ mîm . Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil hakîmi .
Ha, mim. Kitab’ın indirilmesi, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafındandır.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Ellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi edalle a’mâlehum .
İnkâr edenlerin ve (insanları) Allah’ın yolundan men edenlerin amellerini (Allah) boşa çıkardı.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İnnâ fetahnâ leke fethan mubînen .
Muhakkak ki Biz, sana apaçık bir fetih verdik.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tukaddimû beyne yedeyillâhi ve resûlihî vettekûllâh , innallâhe semîun alîm .
Ey Allah’a ulaşmayı dileyenler! Allah’ın ve O’nun Resûl’ünün önüne geçmeyin. Ve Allah’a karşı takva sahibi olun. Muhakkak ki Allah; en iyi işiten, en iyi bilendir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Kâf vel kur’ânil mecîd . Bel acibû en câehum munzirun minhum fe kâlel kâfirûne hâzâ şey’un acîbun .
Kâf . Mecîd (şerefli) Kur’ân’a andolsun. Hayır, kendilerinden bir nezirin onlara gelmesine şaşırdılar. Bunun üzerine kâfirler: “Bu şaşılacak bir şey.” dediler.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Vez zâriyâti zerven . Fel hâmilâti vıkran . Fel câriyâti yusran .
Savurarak esip dağıtan rüzgârlara andolsun! Ve de yağmur yüklü bulutlara ve kolayca akıp gidenlere .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Vet tûri . Ve kitâbin mestûrin .
Tur Dağı’na yemin olsun. Satır satır yazılmış Kitab’a andolsun.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Ven necmi izâ hevâ . Mâ dalle sâhıbukum ve mâ gavâ.
Kaybolduğu zaman yıldıza andolsun. Sahibiniz dalâlete düşmedi ve azmadı.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İkterabetis sâatu ven şakkal kamer .
Saat yaklaştı ve Kamer (Ay) yarıldı.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Er rahmân . Allemel kur’ân . Halakal insân . Allemehul beyân .
(O) Rahman’dır. Kur’ân’ı, O öğretti. İnsanı, O yarattı. Ona, beyanı (idrak edip ifade etmeyi ve açıklamayı) O öğretti.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İzâ vakaatil vâkıatu . Leyse li vak’atihâ kâzibetun . Hâfidatun râfiatun .
O vakıa (müthiş olay) vuku bulduğu zaman. Onun vuku bulmasını yalanlayan (kimse) yoktur. O; alçaltıcıdır, yükselticidir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard , ve huvel azîzul hakîm .
Semalarda ve arzdaki herşey Allah’ı tesbih etti . Ve O; Azîz’dir, Hakîm’dir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Kad semiallâhu kavlelletî tucâdiluke fî zevcihâ ve teştekî ilâllâhi , vallâhu yesmeu tehâvurakumâ , innallâhe semîun basîr .
Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikâyet edenin (kadının) sözünü işitmişti. Ve Allah, sizin konuşmalarınızı işitir. Muhakkak ki Allah; en iyi işitendir, en iyi görendir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard , ve huvel azîzul hakîm .
Göklerde ve yerde olanlar Allah’ı tesbih etti (ve etmekte). Ve O; Azîz’dir, Hakîm’dir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızû aduvvî ve aduvvekum evliyâe , tulkûne ileyhim bil meveddeti ve kad keferû bi mâ câekum minel hakkı , yuhricûner resûle ve iyyâkum en tu’minû billâhi rabbikum , in kuntum haractum cihâden fî sebîlî vebtigâe merdâtî tusirrûne ileyhim bil meveddeti ve ene a’lemu bi mâ ahfeytum ve mâ a’lentum , ve men yef’alhu minkum fe kad dalle sevâes sebîl .
Ey ölmeden önce Allah’a ulaşmayı dileyenler! Benim ve sizin düşmanlarınızı dostlar edinmeyin! Ve onlar , Hakk’tan size geleni inkâr etmiş oldukları halde onlara muhabbet besliyorsunuz . Rabbiniz olan Allah’a inanmanızdan dolayı resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar . Şâyet siz , Benim yolumda , Benim rızamı aramak için cihada çıktı iseniz , niçin onlara sevgi gösterip sır veriyorsunuz? Ve Ben , sizin gizlediğinizi de , açıkladığınızı da bilirim . Ve sizden kim onu yaparsa , o taktirde doğru yoldan (Allah’a ulaştıran yoldan , Sıratı Mustakîm’den) sapmış olur .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard , ve huvel âzîzul hakîm .
Göklerde ve yerde olanlar , Allah’ı tesbih etti (ve etmekte) .
Ve O ; Azîz’dir , Hakîm’dir .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yusebbihu lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm .
Göklerde ve yerde olanlar , Allah’ı tespih eder ki ; (O) Mâlik’tir (mülkün sahibidir), Kuddüs’tür (mukaddestir), Azîz’dir (üstündür), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İzâ câekel munâfikûne kâlû neşhedu inneke le resûlullâh , vallâhu ya’lemu inneke le resûluh , vallâhu yeşhedu innel munâfikîne le kâzibûn .
Münafıklar sana geldikleri zaman: “Biz şahadet ederiz. Muhakkak ki sen, gerçekten Allah’ın Resûl’üsün.” dediler. Ve Allah, muhakkak ki senin, gerçekten Kendisinin Resûl’ü olduğunu biliyor. Ve Allah şahadet eder ki, münafıklar gerçekten yalancıdırlar.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yusebbihu lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard , ehul mulku ve lehul hamdu ve huve alâ kulli şey’in kadîr .
Göklerde ve yerde olan herşey Allah’ı tesbih eder. Mülk O’nundur ve hamd O’nadır. Ve O, herşeye Kaadir’dir (gücü yetendir).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yâ eyyuhân nebiyyu izâ tallaktumun nisâe fe tallikûhunne li iddetihinne ve ahsûl iddete , vettekûllâhe rabbekum , lâ tuhricûhunne min buyûtihinne ve lâ yahrucne illâ en ye’tîne bi fâhişetin mubeyyinetin , ve tilke hudûdullâhi , ve men yeteadde hudûdallâhi fe kad zaleme nefsehu , lâ tedrî leallallâhe yuhdısu ba’de zâlike emrâ .
Ey nebî! Kadınları boşadığınız zaman, o taktirde onların iddetlerini sayarak iddetlerinde boşayın. Ve Rabbiniz Allah’a karşı takva sahibi olun. Onları evlerinden siz çıkartmayın. Size açıkça bir fahişelikle gelmedikçe onlar da (evlerinden) çıkmasınlar. Ve bunlar, Allah’ın hudutlarıdır (sınırlarıdır). Ve kim Allah’ın hudutlarını aşarsa, o taktirde kendi nefsine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki Allah bundan sonra bir iş husule getirir (başka bir kapı açar).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yâ eyyuhân nebiyyu lime tuharrimu mâ ehallallâhu leke , tebtegî mardâte ezvâcike , vallâhu gafûrun rahîm .
Ey nebî! Zevcelerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi sen niçin kendine haram ediyorsun? Ve Allah; Gafur’dur, Rahîm’dir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Tebârakellezî bi yedihil mulku ve huve alâ kulli şey’in kadîr .
Mülk elinde (kudretinde) olan O (Allah) Mübarek’tir. Ve O, herşeye kadirdir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Nûn vel kalemi ve mâ yesturûne .
Nûn. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun!
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
El hâkkatu. Mâl hâkkatu . Ve mâ edrâke mâl hâkkah .
Hakikat (vuku bulması gerçek olan). Hakikat (gerçek) olan (vuku bulacağı mutlak olan) nedir? Ve hakikat olanın (vuku bulacak olanın) ne olduğunu sana bildiren nedir?
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Seele sâilun bi azâbin vâkıın . Lil kâfirîne leyse lehu dâfiun .
Talep sahibi birisi, vuku bulacak vakayı (azabı) istedi. Kâfirler için, onu geri çevirecek kimse yoktur.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İnnâ erselnâ nûhan ilâ kavmihî en enzir kavmeke min kabli en ye’tiyehum azâbun elîm .
Muhakkak ki Biz, Hz. Nuh’u kendi kavmine: “Kavmini onlara, elîm azap gelmeden önce uyar.” diye (resûl olarak) gönderdik.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Kul ûhıye ileyye ennehustemea neferun minel cinni fe kâlû innâ semi’nâ kur’ânen aceben . Yehdî ilâr ruşdi fe âmennâ bihî , ve len nuşrike bi rabbinâ ehaden .
De ki: “Cinlerden bir topluluğun (Kur’ân) dinlediği, sonra: “Biz gerçekten harika, güzel bir Kur’ân işittik.” dedikleri bana vahyedildi.” “O (Kur’ân), irşada ulaştırır, artık biz, O’na îmân ettik ve artık kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayız.”
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yâ eyyuhâl muzzemmilu . Kumil leyle illâ kâlilen . Nısfehû evinkus minhu kâlilen .
Ey örtünüp gizlenen! Az bir kısmı hariç olmak üzere gece kalk! Onun (gecenin) yarısı veya ondan (yarısından) biraz eksilt.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Yâ eyyuhâl muddessiru . Kum fe enzir . Ve rabbeke fe kebbir . Ve siyâbeke fe tahhir .
Ey (esvabına) bürünmüş olan! Kalk, artık inzar et (uyar). Ve (O) senin Rabbin, öyleyse (O’nu) tekbir et (yücelt). Ve temizlen .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Lâ uksimu bi yevmil kıyâmeti . Ve lâ uksimu bin nefsil levvâmeti .
Hayır, kıyâmet gününe yemin ederim. Ve hayır, kınayan nefse yemin ederim.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Hel etâ alel insâni hînun mined dehri lem yekun şey’en mezkûrâ .
İnsanın üzerinden, henüz “anılmaya değer bir şey” değilken, uzun bir zaman geçmedi mi?
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Vel murselâti urfen . Fel âsıfâti asfen . Vennâşirâti neşren .
Ardarda (marufla, irfanla) gönderilenlere andolsun. Ve de şiddetle estikçe esenlere (andolsun). Dağıtıp yayanlara andolsun .
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Amme yetesâelûne . Anin nebeil azîm . Ellezî hum fîhi muhtelifûn .
Birbirlerine neyi soruyorlar? Büyük haberden. Ki onlar, onun hakkında ihtilâf içindeler.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Ven nâziâti garkâ . Ven nâşitâti neştâ .
Dalarak kuvvetle (söke söke) çekip alanlara andolsun. Yumuşaklıkla (incitmeden) çekip çıkaranlara andolsun.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Abese ve tevellâ . En câehul a’mâ .
Huzursuz oldu (yüzünü buruşturdu). Ve başını çevirdi (ilgilenmedi). Âmâ olan bir kişinin ona gelmesi (sebebiyle).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İzâş şemsu kuvvirat. Ve izân nucûmunkederat.
Güneş bürülüp dürüldüğü zaman. Ve yıldızlar solduğu zaman.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İzâs semâunfetarat. Ve izâl kevâkibunteserat.
Sema çatlayıp yarıldığı zaman. Ve yıldızlar dağıldığı zaman.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Veylun lil mutaffifîne . Ellezîne izâktâlû alân nâsi yestevfûn . Ve izâ kâlûhum ev vezenûhum yuhsirûn .
Eksik ölçenlerin vay haline. Onlar, ölçerek satın aldıkları zaman insanlara vefalı davranırlar. Ve onlara (insanlara) satmak için ölçtükleri veya onlara tarttıkları zaman eksiltirler (eksik tartarlar).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İzâs semâunşakkat. Ve ezinet li rabbihâ ve hukkat.
Gökyüzü yarıldığı zaman. Ve Rabbine itaat etti ve gerçekleştirdi.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Ves semâi zâtil burûci . Vel yevmil mev’ûdi .
Ve şâhidin ve meşhûd .
Burçlara sahip semaya andolsun. Ve vaadedilen güne. Ve şahit olana olunana.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Ves semâi vet târıkı . Ve mâ edrâke mât târıku .
Semaya ve Tarık’a andolsun. Ve Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir?
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Sebbihisme rabbikel a’lâ. Ellezî halaka fe sevvâ.
Rabbinin “Âlâ” ismini tesbih et. O ki yarattı sonra dizayn etti, düzenledi.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Hel etâke hadîsul gâşiyeti.
Gâşiyenin (heryeri kaplayacak olan korkunç felâketin) haberi sana geldi mi?
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Vel fecri. Ve leyâlin aşrın . Veş şef’ı vel vetri .
Vel leyli izâ yesri .
Fecr vaktine andolsun. Ve on geceye. Ve çift olana ve tek olana. Ve geçip gideceği zaman geceye (andolsun).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Lâ uksimu bi hâzâl beledi . Ve ente hıllun bi hâzâl beledi .
Hayır, bu beldeye kasem ederim ki. Ve sen, bu beldede ikâmet ediyorsun.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Veş şemsi ve duhâhâ . Vel kameri izâ telâhâ .
Güneşe ve onun duha vaktine (ışığının yayılıp parladığı zamana) andolsun. Ve onu takip ettiği zaman aya.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Vel leyli izâ yagşâ . Ven nehâri izâ tecellâ .
Örteceği zaman geceye andolsun. Ve tecelli edeceği (aydınlanmaya başlayacağı) an gündüze.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Ved duhâ. Vel leyli izâ secâ.
Duhâ (kuşluk) vaktine andolsun. Ve zifiri karanlık çöktüğü zaman geceye (andolsun) ki. Rabbin seni terketmedi ve darılmadı.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
E lem neşrah leke sadrake. Ve vedagnâ anke vizrake.
Göğsünü yarıp genişletmedik mi? Ve senden yükünü kaldırmadık mı?
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Vet tîni vez zeytuni. Ve tûri sînîne .
İncire ve zeytine andolsun. Sina Dağı’na andolsun.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Ikra’ bismi rabbikellezî halak . Halakal insâne min alak .
Yaratan Rabbinin İsmi ile oku. İnsanı bir alaktan (embriyodan) yarattı.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İnnâ enzelnâhu fî leyletil kadr . Ve mâ edrâke mâ leyletul kadr .
Muhakkak ki Biz, O’nu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesi’nde Biz indirdik. Ve Kadir Gece’sinin ne olduğunu sana bildiren nedir?
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Lem yekunillizîne keferû min ehlil kitâbi vel muşrikîne munfekkîne hattâ te’tiye humul beyyinetu .
Kitap ehlinden ve müşriklerden kâfir olanlar, kendilerine beyyine (açık delil) gelinceye kadar (küfürlerinden) ayrılacak değillerdir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İzâ zulziletil ardu zilzâlehâ . Ve ahracetil ardu eskâlehâ .
Arz, o şiddetli sarsıntısı ile sarsıldığı zaman. Ve arz, ağırlıklarını dışarı çıkardığı (zaman).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Vel âdiyâti dabhan . Fel mûriyâti kadhan .
Nefes nefese koşanlara andolsun. Sonra hızla çarparak kıvılcım saçanlara.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
El kâriatu . Mâl kâriatu . Ve mâ edrâke mâl kâriah .
Kâria. Kâria nedir? Kâria’nın ne olduğunu sana bildiren nedir?
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elhâkumut tekâsur . Hattâ zurtumul mekâbir .
Çoklukla (mal, mülk, evlât ile) övünmeniz sizi oyaladı. Hatta kabirleri ziyaret ettiniz (ölülerinizi bile sayarak çoklukla övündünüz).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Vel asri . İnnel insâne lefî husr . İllellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti vetevâsav bil hakkı vetevâsav bissabr .
Asra yemin olsun. Muhakkak ki insan, gerçekten hüsrandadır. Ama âmenû olanlar (ilk 7 basamağı aşanlar), nefs tezkiyesi yapanlar (ikinci 7 basamağı aşanlar), Allah’a ruhu ulaşıp Hakk’ı tavsiye edenler (üçüncü 7 basamağı aşanlar) ve sabrı tavsiye edenler (dördüncü 7 basamağı aşanlar) hariç.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Veylun li kulli humezetin lumezetin. Ellezî cemea mâlen ve addedehu.
Arkadan çekiştirmeyi ve kaş-gözle alay etmeyi alışkanlık haline getirenlerin hepsinin vay haline! O ki, malı toplardı ve onu, tekrar tekrar sayardı.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
E lem tera keyfe feale rabbuke bi ashâbil fîl .
Senin Rabbin fil sahiplerine neler yaptı, görmedin mi (bilmiyor musun)?
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Li îlâfi kureyş . Îlâfihim rıhleteş şitâi ves sayf .
Kureyşin ülfetini (emin ve rahat olmalarını) sağladığı için. Onları, yaz ve kış yolculuklarında ülfet ettirdiği (emin ve rahat olmalarını sağladığı için).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
E raeytellezî yukezzibu bid dîn . Fe zâlikellezî yedu’ul yetîm . Ve lâ yahuddu alâ taâmil miskîn .
Dîni yalanlayanı gördün mü? Oysa yetimi itip kakan işte odur. Ve miskini (yoksulu, çalışmaya gücü olmayanı) doyurmaya teşvik etmez.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İnnâ a’taynâkel kevser . Fe salli li rabbike venhar .
Muhakkak ki Biz, sana Kevser’i verdik. O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Kul yâ eyyuhâl kâfirûne . Lâ a’budu mâ ta’budûne . Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud .
De ki: “Ey kâfirler!” Ben sizin taptığınız (kul olduğunuz) şeylere tapmam (kul olmam). Ve siz, benim kul olduğuma (Allah’a) kul olacak değilsiniz.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İzâ câe nasrullâhi vel fethu . Ve raeyten nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcen .
Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman. Ve insanların grup grup Allah’ın dînine girdiğini gördüğün (zaman).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebbe . Mâ agnâ anhu mâluhu ve mâ keseb .
Ebu Leheb’in iki eli kurudu ve helâk oldu. Ona malı ve kazandıkları bir fayda vermedi.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Kul huvallâhu ehad . Allâhus samed . Lem yelid ve lem yûled . Ve lem yekun lehu kufuven ehad .
De ki: “O Allah, Bir’dir (Tek’tir).” Allah Samed’dir (herşey O’na muhtaçtır, O, hiçbir şeye muhtaç değildir). O, doğurmadı ve doğurulmadı. Ve O’nun bir dengi olmadı (olamaz).
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Kul eûzu bi rabbil felak . Min şerri mâ halak . Ve min şerri gâsikın izâ vekabe .
De ki: “Ben, Felâk’ın Rabbine sığınırım.” Yarattıklarının şerrinden. Ve karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Kul eûzu bi rabbin nâs . Melikin nâs . İlâhin nâs . Min şerril vesvâsil hannâs . Ellezî yuvesvisu fî sudûrin nâs . Minel cinneti ven nâs .
De ki: “Ben insanların Rabbine sığınırım.” İnsanların melikine , İlâhı’na . Hannasın vesveselerinin şerrinden. Ki o (hannas), insanların göğüslerine vesvese verir. İnsanlardan ve cinlerden (insanların Rabbine, Meliki’ne ve İlâhı’na sığınırım).
Sadakallahül’l-Âzim ve belleğa Rasûlühü’l-Kerîm .
Ve nahnü ‘alâzâlike mineş-şâhidîn .
İlâ Şerefi ile teslim edilir ….